2021 yılı hem ülkemiz adına hem de dünya adına zorlu bir yıl oldu, pandemiden etkilenen belirli üretim sektörleri dünya çapında üretim kısıtlamaları ve ulaşılması güç kaynakların gelişmekte olan ülkeler tarafından alınmasını zorlaştırdı. Bu kaynaklardan bir kısmı tarım sektörü için kritik önem taşıyan gübre ve zirai ilaç kimyasalları oldu, her yıl enflasyon oranında değişim gösteren fiyatlar kurdaki yükselme sonrası bir türlü stabil bir eksene oturtulamadı hal böyle olunca sektördeki tüm satıcı ve alıcılar oynak fiyatların etkisi ile günden güne sektöre olan inançlarını yitirmeye başladılar, bunun temel sebebini dünya piyasası ile ülkemizdeki etkenleri karşılaştırarak görmemiz mümkündür.
Tablo 1
Tablo 2
Görmekte olduğunuz bu tablolar 2021 yılında üre(tablo1) ve nitrat(tablo2) hammaddeleri için dolar bazından fiyat değişimlerini göstermektedir geçmiş yıllardaki dalgalanmalar her daim üretici için beklenen fiyatlarla sonuçlansa da bu yıl beklenen fiyatlara gübreler maalesef hiç inmedi.
Peki bu dolar bazında dalgalanmalar Türkiye’de nasıl karşılandı öncelikle bunu 2 noktada ele almak gerekiyor üretici ve hükümet tarafında zamları gübre firmalarının suçu olarak görürlerken, üretici tarafında ise kur dalgalanmaları ve gübrelerin dolar/birim fiyat bazında değişimi sebep gösterilmekteydi. Bence gerçek sebep üreticilerin dolara endeksli fiyatlandırma politikaları ile kendilerini koruma altına alma istekleri gübre fiyatlarını alevlendiren ilk unsur oldu, gübre sürekli olarak ithal edildiğinden gübre fabrikaları değer kaybeden Türk lirasına endeksle satış yapmış olsalardı bir sonraki hammadde alışlarında büyük kayıplar yaşayacaklardı veya yeni kaynak kredibilite bulmakta zorlanacaklardı bu sebeple fiyatlarını dolar endeksinde tutarak kendilerini korumaya aldılar.
Zirai ilaç üreticisi firmalar ise aktif maddelerin dolar bazında artan fiyatları, bulunma güçlüğü ve TL’nin dolar kaybetmesini sebep göstererek büyük zamlar yapmaya başladılar bu zamların bir noktada duracağı düşünülse de büyük bir ivme ile fiyatlar artmaya devam etti ve sonunda geçen yıla oranla %200 oranlarına varan artışlara ulaştı. Zirai ilaç bayilerinden vade ile zirai ilaç alan üreticiler harman dönemi buğdaylarının değer kazanacağını varsaydıklarından her ne kadar ilaç fiyatları artsa da dekar/maliyet cinsinden bakıldığında zirai ilaç ve sıvı yaprak gübreleri bakımından büyük bir etkilenme yaşamadılar.
2021 yılı Ağustos ve Eylül döneminde üreticilerimiz 260$/TON fiyatlama karşısında TMO’dan 2.250₺ dolaylarında bir teklif aldı o günün kuruna göre dünya piyasasında 8,3₺/$ ile buğday 2.158₺ değere tekabül etmekteydi sonrasında yükseliş endeksine geçerek 310$’a kadar fiyatlandırıldı.
Türkiye’de üretici elinde tuttuğu Buğdayı daha yüksek fiyatlarla tüccara, un fabrikasına, TMO’ya veya yem fabrikasına sattı. Peki çiftçi kâr mı etti zarar mı?
Doğal koşullarda birim ürün başına daha fazla Türk lirası aldığından kâr ettiğini düşünürdük fakat gübre ve ilaç fiyatlarının artışı, mazot fiyatlarının artışı ve Türk lirasının değer kaybı ile üreticinin kâr ettiği tutar yeni girdiler sebebiyle geriledi. Bunun önüne geçebilenler sistemli çalışan çiftçiler oldu, erken alımlar gerçekleştirerek gübre ve ilaç girdi maliyetlerini azalttılar mazot bağlantılarını sağladılar ve buğdaylarını geç satarak yüksek kârlılığa ulaştılar. Birçok çiftçi bunun imkânsız olduğunu savunuyor olsa da yapabilen ve kendi imkanları ile çiftçiliği sürdüren birçok kimsenin olduğunu onlara verdiğim danışmanlık sayesinde biliyorum.
Sonuç olarak kur dalgalanmalarından etkilenmek istemiyorsanız doğru bir danışmanlık çerçevesinde üretimlerinizi sürdürmenizi tavsiye ederim. Bir sonraki yazımda çiftçilerin en çok yaptıkları hataları ve tarım sektörü ile ilgili doğru bilinen yanlışları bulabilirsiniz.